He will be having dinner with her at this time tomorrow.
- Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
I had a good time last evening.
- Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
I put in an hour of jogging before I go to school.
- Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.
I was having a very good time, when the sad news came.
- Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum.
When was the last time you spent time on Facebook?
- Facebook'ta en son ne zaman vakit geçirdin?
We haven't really spent time with each other for a while.
- Bir süredir gerçekten birbirimizle vakit geçirmedik.
She killed time reading a magazine while she waited.
- Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.
Buna nasıl zaman ayırıyor bilmiyorum.
- Nasıl vakit buluyor bilmiyorum.
Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
- Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.