O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.
- He tried to give up smoking but in vain.
Biz beş dakika kapıyı çaldık, ama nafile.
- We knocked at the door for five minutes, but in vain.
Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.
- If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.
John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Ağlamamak için boş yere çabaladı.
- She tried in vain not to cry.
Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our efforts were in vain.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried in vain to solve that problem.
Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.
- His vainglory put the Republic at risk.
Sence Tom kibirli mi?
- Do you think Tom is vain?
It is vain to do with more what can be done with fewer.