Turkish - English
Definition of vaaz in Turkish English dictionary
- {i} sermon
The preacher gave a beautiful sermon.
-Vaiz güzel bir vaaz verdi.
No sinner is ever saved after the first twenty minutes of a sermon.
-Hiçbir günahkar bir vaazın ilk yirmi dakikasından sonra hiç kurtarılmaz.
- homily
- sermon; homily
- preach
The preacher gave a beautiful sermon.
-Vaiz güzel bir vaaz verdi.
He was preaching God's Word to a small group of believers.
-Tanrı'nın Sözü'nü küçük bir grup imanlıya vaaz ediyor.
- grind
- preachment
- vaaz vermek
- preach
To preach is easier than to practice.
-Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
- vaaz etmek
- to preach
- vaaz etmek
- to give a sermon (to), preach to
- vaaz verme
- preaching
- vaaz verme meraklısı
- preachy
- vaaz vermek
- to preach
- vaaz vermek
- preach a sermon
- vaaz çekmek
- sermonize
- vaaz çekmek
- to preach
- vaazlar
- sermons
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
-Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.
- sıkıcı vaaz
- preachment
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of vaaz in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Va'z
- Bir kimseye kalbini yumuşatacak, kendisini doğruluğa, iyiliğe götürecek biçimde söz söyleme
- Cami, mescit gibi yerlerde yapılan dinsel konuşma
- Cami, mescit gibi yerlerde yapılan dinî konuşma
- mevize
- vaaz etmek
- Cami, mescit gibi yerlerde dinî konuşma yapmak