Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- His aristocratic manners amaze me.
Onun partideki tavırlarından memnun değilim.
- I am dissatisfied with his manners at the party.
Tom çok iyi tutuma sahip.
- Tom has very good manners.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir tutumu var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
These people have strange manners.
The treacherous manner of his mournful death. - Shakespeare.
Stephen Ward, a winger converted to emergency left-back two months ago, now looks to the manner born.
... in a logical, commonsensical manner. ...
... an easy manner you sharp as a tack and we joked around ...