An extension is currently under construction.
- Bir uzatma şu an yapım aşamasında.
This extension cord is too short.
- Bu uzatma kablosu çok kısa.
I wouldn't mind stretching my legs a little.
- Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
I want to stretch my legs.
- Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.
Better to extend an olive branch than launch a missile.
- Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
Tom hopes to extend his stay in Boston.
- Tom Bostonda kalışını uzatmayı umuyor.
I wouldn't mind stretching my legs a little.
- Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
Where is the extansion cable?.
She reached out to take his hat.
- Şapkasını almak için uzandı.
He reached across the table and shook my hand.
- Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.
Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
- Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.
Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
- Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.