uzatma!

listen to the pronunciation of uzatma!
Turkish - English
don't dwell on it!
extension

Layla went to a hair salon to get extensions in her hair. - Leyla saçlarını uzatmak için bir kuaföre gitti.

I need an extension cord. - Bir uzatma kablosuna ihtiyacım var.

{i} stretch

I want to stretch my legs. - Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.

I wouldn't mind stretching my legs a little. - Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.

extra time
longdrawn
(Bilgisayar) circumflex
seine net
(Askeri) extend

Tom hopes to extend his stay in Boston. - Tom Bostonda kalışını uzatmayı umuyor.

I'd like to extend my stay through Sunday. - Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.

stretching

I wouldn't mind stretching my legs a little. - Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.

(Spor) overtime
(Ticaret) prorogation
extension device
prolongation
extention

Where is the extansion cable?.

lengthening, protraction; extension, prolongation; extra time; seine net
lengthening
continuation
extending

Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer. - Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.

Gooseberries are fruits that are effective at extending life. - Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.

protraction
continuance
spread
extratime
fishnet one end of which is secured to the shore while it is in use
renewal
elongation
tiebreak
Turkish - Turkish
uzatma!
Favorites