They wanted to stay out of international conflicts.
- Uluslararası tartışmalardan uzak durmak istediler.
You have to stay away from her.
- Ondan uzak durmak zorundasın.
It's best to stay away from Tom.
- Tom'tan uzak durmak en iyisi.
On a first date, it's best to steer clear of touchy subjects.
- İlk randevuda, hassas konulardan uzak durmak en iyisidir.
They advocate complete abstinence.
- Onlar tüm formlarda içkiden uzak durmayı savunuyor.
The church teaches abstinence before marriage.
- Kilise evlilikten önce seksten uzak durmayı öğretir.
Please fasten your seat belts, and kindly refrain from smoking.
- Lütfen emniyet kemerinizi takınız ve sigara içmekten uzak durunuz.