Morimoto's recipes are adjusted to suit the American palate.
He adjusted his initial conclusion to reflect the new data.
I would like to get a feel for your rapport with the customer.
- Müşteri ile olan uyumunuz hakkında bir fikir edinmek istiyorum.
According to custom, the bride should be compliant.
- Geleneğe göre, gelin uyumlu olmalıdır.
His speech did not accord with his feelings.
- Onun konuşması duygularıyla uyum sağlamadı.
A harmony prevailed among them.
- Aralarında bir uyum hüküm sürdü.
My dog and cat live in harmony with each other.
- Kedi ve köpeğim birbiriyle uyum içerisinde yaşıyor.
Tom is the chief compliance officer.
- Tom baş uyum görevlisi.
There was an adjustment period.
- Bir uyum dönemi vardı.
She made a quick adjustment to her new job.
- Yeni işine hızlı bir şekilde uyum sağladı.
The flutes and violins are playing in unison.
- Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyorlar.
The woodwinds are playing in unison.
- Tahta nefesli çalgılar uyum içinde çalıyorlar.
I feel exhausted because of jet lag.
- Jet uyumsuzluğundan bitkin hissediyorum.
I've been back for a week, but I'm still suffering from jet lag.
- Bir hafta önce döndüm ama hala jet uyumsuzluğundan çekiyorum.
She sings out of tune.
- O uyumsuz şarkı söylüyor.
She danced in tune with my piano-playing.
- O benim piyano çalmamla uyum içinde dans etti.
The music is in balance with the structure of the movie.
- Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.