uyumlu

listen to the pronunciation of uyumlu
Turkish - English
coherent
{s} compatible

Tom and Mary realized that they weren't really compatible. - Tom ve Mary gerçekten uyumlu olmadıklarını fark ettiler.

Tom and Mary aren't at all compatible. - Tom ve Mary hiç uyumlu değiller.

congruent
adaptable

Tom isn't very adaptable. - Tom çok uyumlu değil.

tasteful
matching

Mary was wearing a pink blouse with matching miniskirt. - Mary mini etekle uyumlu pembe bir bluz giyiyordu.

matched
elastic
rhythm
amenable
easy going
cadenced
supple
(Ticaret) concerted
in accordance with
(Denizbilim) coherrent
eurhythmical
in sync
consonant with
compossible
low-key
concordantly
tuneful
consonant to
responsive
gets along well with others
symphonious
congenial
consentient
consonant
accommodating
well-matched
deferential
canorous
rhythmic
(Hukuk) compatible with, harmonious
deferent
harmonious; concordant; compatible (with sb/sth), adaptable
conformable
melodious
harmonic
congruous
harmonious

There should be an harmonious relation between student and teacher. - Öğretmen ve öğrenci arasında uyumlu bir ilişki olmalı.

They are living harmoniously. - Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.

eurhythmic
consequent
psych. well-adjusted
concordant
amicable, congenial
(Konuşma Dili) in line with

All of the rules must be in line with company policy. - Tüm kurallar şirket politikasıyla uyumlu olmalı.

Your plan is not in line with our policy. - Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.

melodic
in tune
symponious
unisonous
musical
rhythmical
compatable
synchronized
wellmatched
well matched
uyum
rapport

I would like to get a feel for your rapport with the customer. - Müşteri ile olan uyumunuz hakkında bir fikir edinmek istiyorum.

uyum
concord
uyum
accord

His speech did not accord with his feelings. - Onun konuşması duygularıyla uyum sağlamadı.

According to custom, the bride should be compliant. - Geleneğe göre, gelin uyumlu olmalıdır.

uyum
harmony

My dog and cat live in harmony with each other. - Kedi ve köpeğim birbiriyle uyum içerisinde yaşıyor.

They worked in perfect harmony with each other. - Birbirleriyle mükemmel bir uyum içinde çalıştılar.

uyum
adaptation
uyumlu olmak
conform
uyumlu kimse
conformist
uyumlu olarak
(Hukuk) in line with
uyumlu olmak
(Tıp) comply
uyumlu aygıt listesi
(Bilgisayar) compatible driver list
uyumlu bakteriler
(Biyoloji) facultative bacteri
uyumlu bir biçimde
(Muzik) harmoniously
uyumlu bir şekilde
comply
uyumlu biçimde
(Muzik) tunably
uyumlu değil
(Bilgisayar) not compatible
uyumlu eylem
(Politika, Siyaset) concerted practice
uyumlu hale getirilmiş
harmonised
uyumlu hale getirilmiş
harmonized
uyumlu hale getirme
adapting
uyumlu hale getirmek
(Otomotiv) synchronize
uyumlu hale getirmek
accord
uyumlu olan
corresponding
uyumlu olmak
conform with
uyumlu olmak
harmonize
uyumlu olmak
(deyim) correspond with
uyumlu sesle
(Muzik) euphonize
uyumlu süzgeç
(Bilgisayar,Teknik) matched filter
uyumlu adım
(Politika, Siyaset) concerted step
uyumlu akarsu
consequent river
uyumlu akarsu
consequent stream
uyumlu arkadaş
(Argo) a brick
uyumlu aygıtları göster
(Bilgisayar) show compatible devices
uyumlu bir halde
congenially
uyumlu bir halde
cohesively
uyumlu bir halde
deferentially
uyumlu biçimde
supply
uyumlu bölme
(Matematik) harmonic division
uyumlu dalga
harmonic wave
uyumlu darbe doppleri
(Havacılık) coherent pulse doppler
uyumlu davranmak
play along
uyumlu devinim
harmonic motion
uyumlu dizi
(Matematik) harmonic sequence
uyumlu dizi
harmonic progression
uyumlu donanımı göster
(Bilgisayar) show compatible hardware
uyumlu ek
plug-in
uyumlu ek yazılım
(Bilgisayar) plug-in software
uyumlu ekonomik eylem
(Politika, Siyaset) concerted economic action
uyumlu ekonomik gelişme
(Hukuk) harmonious economic development
uyumlu enjeksiyon
(Jeoloji) concordant injection
uyumlu eşlenik nokta
(Matematik) harmonic conjugate point
uyumlu fiyatlandırma
(Ticaret) adaptive pricing
uyumlu giysi
ensemble
uyumlu hale getir
(Bilgisayar) make compatible
uyumlu haritalama
conformal mapping
uyumlu işlev
(Matematik) harmonic function
uyumlu karı-koca
best match
uyumlu katmanlar
(Fizik) conformable strata
uyumlu kimlikler
(Bilgisayar) compatible ids
uyumlu kimse
good mixer
uyumlu olarak
compatibly
uyumlu olma
canorousness
uyumlu olmak
tune
uyumlu olmak
be in rapport with
uyumlu olmayan
nonconcurred
uyumlu oran
harmonic ratio
uyumlu ortalama
harmonic mean
uyumlu ortalama
(Matematik,Teknik) harmonic average
uyumlu segmanlar
(Otomotiv) conformable rings
uyumlu tabakalar
conformable strata
uyumlu vücut hareketleri
eurhythmics
uyumlu yaşlı çift
Darby and Joan
uyumlu çaba
(Politika, Siyaset) concerted effort
uyumlu çalışma
coordination

Coordination is extremely valuable. - Uyumlu çalışma son derece değerlidir.

uyumlu çift
best match
uyumlu çift
a well matched couple
uyumlu çözünme
(Jeoloji) congruent dissolution
uyum
compliance

Tom is the chief compliance officer. - Tom baş uyum görevlisi.

uyum
conformity
uyum
consistence
uyum
compatibility
uyum
{i} coherence
uyumlu olmak
correspond to
uyum
{i} concert
uyum
harmony; accommodation; adaptation; accord
uyum
{i} scheme
uyum
{i} accordance
birbiri ile uyumlu
match
tempest uyumlu donatım
tempest compliant equipment
tempest-uyumlu
(Bilgisayar) tempest-compliant
uyum
(Politika, Siyaset) harmonization
uyum
harmonisation
uyum
unity
uyum
(Politika, Siyaset) alignment
uyum
(Dilbilim) agreement
uyum
cadence
uyum
adjustment

There was an adjustment period. - Bir uyum dönemi vardı.

She made a quick adjustment to her new job. - Yeni işine hızlı bir şekilde uyum sağladı.

uyum
cohesiveness
uyum
symmetry
uyum
concordance
uyum
unison

The woodwinds are playing in unison. - Tahta nefesli çalgılar uyum içinde çalıyorlar.

The flutes and violins are playing in unison. - Flütler ve kemanlar uyum içinde çalıyorlar.

uyum
collaboration
uyum
(Gıda) lag

I've been back home for a week, but I'm still suffering from jet lag. - Eve döneli bir hafta oldu ama hala jet uyumsuzluğu çekiyorum.

I've been back for a week, but I'm still suffering from jet lag. - Bir hafta önce döndüm ama hala jet uyumsuzluğundan çekiyorum.

uyum
(Biyokimya,Biyoloji) accommodation
uyum
symphony
uyum
congruity
uyum
consistency
uyum
consonance
uyum
tune

She sings out of tune. - O uyumsuz şarkı söylüyor.

The piano in Tom's house is out of tune. - Tom'un evinin içindeki piyano uyumsuz.

biyo-uyumlu
Biocompatible
uyum
{i} proportion
uyumlu olmak
to be harmonized
atın binicisine uyumlu davranması
dressage
enflasyona uyumlu maaş artışı maddesi
escalator
newton uyumlu
(İnşaat) newtonian
oksijen uyumlu
(Kimya) oxygen compatible
tempest uyumlu
tempest compatible
topluluk politikalarının uyumlu yürütülmesi
(Hukuk) harmonious operation of community policies
uyum
congruence
uyum
coherency
uyum
concinnity
uyum
(Hukuk) compliance, alignment, harmonisation, cohesion
uyum
balance

The music is in balance with the structure of the movie. - Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.

uyum
keeping
uyum
chime
uyum
consecution
uyum
med. accommodation (of the eye)
uyum
{i} rhythm
uyum
(Avrupa Birliği) cohesion
uyumlu olarak
harmonious
yazılım uyumlu
software compatible
çevre uyumlu
environment-friendly
Turkish - Turkish
Uyumu olan, ahenkli, mevzun
Uyumu olan, ahenkli, mevzun: "Kadından anladığı, uyumlu arkadaşlık, çıtkırıldım olmamak, güzel, alımlı olmaktı."- N. Cumalı
Uyum
ahenk
Uyum
mutabakat
uyum
Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat
uyum
Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk: "Gerçekten de sonsuz bir sessizlik, bir uyum, bir şiir sarmıştı ortalığı."- N. Araz
uyum
Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk
uyum
Bir kelimede ünlülerin veya ünsüzlerin birbirlerini ünlü ve ünsüz uyumlarına bağlı olarak etkilemeleri, benzeşmeleri: ev-lilik, ara-larında; okul-umuz, okul-ları; sınıf-tan; açık-ça vb
uyumlu
Favorites