Tom couldn't help falling asleep.
- Tom uyumaktan kendini alamadı.
Louisa sat in the car crying, until her foot fell asleep. She shook her foot violently, afraid the numbness would turn to frostbite.
They slept a little in the room.
- Onlar, odada biraz uyudular.
That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
Robin looks very cute when he's sleeping.
- Robin uyurken çok sevimli görünüyor.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
I usually have a kip on Sundays.
- Pazar günleri genellikle uyurum.
My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra uyur.
Once upon a time, there was a man and his wife. They had no house. They were living in the fields and sleeping at the foot of a tree.
- Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.
Robin looks very cute when he's sleeping.
- Robin uyurken çok sevimli görünüyor.
Tom couldn't get to sleep till after three last night.
- Tom dün gece üçten sonrasına kadar uyuyamadı.
It was too muggy for me to get to sleep last night.
- Dün gece hava uyuyamayacağım kadar çok nemliydi.