uykuda

listen to the pronunciation of uykuda
Turkish - English
asleep

Both dogs are asleep. - Her iki köpek uykuda.

Tom seems to be asleep. - Tom uykuda gibi görünüyor.

in the arms of Morpheus
slept

Sami slept away the weekend. - Sami hafta sonunu uykuda geçirdi.

dormant
sleeping

After sleeping, Tom will surely be in a better mood. - Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.

uyku
sleep

The poet compared death to sleep. - Şair ölümü uykuya benzetti.

I always feel sleepy. - Her zaman uykulu hissederim.

uykuda olmak
be asleep
uykuda bebek ölümü
cot death
uykuda gezmek
somnambulate
uykuda geçirmek
sleep away
uykuda olmak
1. to be unaware of what's going on. 2. (for a job, a matter) to be on ice for the time being; (for a job, a matter) to be hanging fire
uykuda sayıklamak
to talk in one's sleep
uyku
nap

Why don't you go take a nap? - Neden bir uyku çekmeye gitmiyorsun?

A few hours nap will do you good. - Birkaç saatlik uyku sana iyi gelecektir.

uyku
repose
uyku
{s} sleeping

Tom can't get out of his sleeping bag. The zipper is stuck. - Tom uyku tulumundan çıkamıyor. Fermuar sıkışmış.

Tom took an overdose of sleeping pills. - Tom aşırı dozda uyku hapları aldı.

uyku
slumber

He fell into a slumber inadvertently. - O istemeden uykuya daldı.

uyku
kip
uyku
zizz
uyku
{i} snooze
uyku
shut-eye
uyku
a sleep
Uyku
(Tıp) hypno
deliksiz uykuda
(deyim) dead to the world
derin uykuda
fast asleep

My husband and daughter are fast asleep. - Kocam ve kızım derin uykuda.

When I went to look, I found the boy fast asleep. - Bakmaya gittiğimde çocuğu derin uykuda buldum.

derin uykuda
(deyim) dead to the world
derin uykuda
dead asleep
derin uykuda olmak
be fast asleep
kışı uykuda geçirmek
hibernate
uyku
shuteye
uyku
sleep, shut-eye, kip
uyku
slumbers
uyku
sleepiness, drowsiness
uyku
dorm

At the end of the sleep the dormant awakes. - Uykunun sonunda uyuyan uyanır.

uyku
rest

I want you to get a good night's rest. - Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.

Turkish - Turkish

Definition of uykuda in Turkish Turkish dictionary

UYKU
(Osmanlı Dönemi) Bak: Kaylule
Uyku
menam
Uyku
(Osmanlı Dönemi) VESN
Uyku
hab
uyku
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu: "Rahat bir uyku uyumuştum."- S. F. Abasıyanık. Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
uyku
Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
uyku
Doğada görülen sükûnet durumu
uyku
(Osmanlı Dönemi) nevm
uykuda
Favorites