Definition of uydurma in Turkish English dictionary
- {i} fabrication
Everything he told us was pure fabrication.
- Onun bize anlattığı her şey sadece uydurmaydı.
- false
The girls spread many false rumors and lies about Mary.
- Kızlar Mary hakkında birçok uydurma söylenti ve yalanlar yaydılar.
- colorable
- gold brick
- making up, inventing, dreaming up
- quack
- improvisation
- figment
There really was an Alice, but Wonderland is a figment of the imagination.
- Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.
- invention
- concoction
- making (one thing) fit (another)
- tosh
- made-up, fabricated, invented
- making up
She is good at making up interesting stories.
- İlginç hikayeler uydurmada iyidir.
- improvised
Children can make dangerous improvised weapons.
- Çocuklar tehlikeli uydurma silahlar yapabilirler.
- flam
- trumped up
- untrue
- mendacious
- tuning
- fictitious
- fitting
- arranging
- out of whole cloth
- cardboard box
- untruth
- fiction
- falsification
- invented, made-up, fictitious
- (sözcük ya da deyim) coinage
- adjustment
- fictive
- fib
- fake
Many consumer reviews of books on Amazon are fake.
- Amazon kitapları hakkında birçok tüketici yorumları uydurmadır.
I gave him a fake address.
- Ona uydurma bir adres verdim.
- fabulous
- made up
- untruthful
- fabled
- apocryphal
They are apocryphal writings.
- Onlar uydurma yazılar.
Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit.
- Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.
- invented
- adaptation
- accommodation
- fictional
- contrived
- matching
- fit
I hope Tom can fit me into his tight schedule.
- Ben Tom'un beni onun dar programına uydurmasını umarım.
- superstition
- calumny
- imaginary
- shoddy
- factitious
- fairy tail
- farfetched
- mythical
- imagination
There really was an Alice, but Wonderland is a figment of the imagination.
- Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.
- madeup
- canard
- uydurmak
- make up
- uydurmak
- fabricate
- uydurma kelimeler
- invented words
- uydurma haber
- canard
- uydurma hesap
- simulated account
- uydurma hikâye
- make up
- uyum kurallarına uydurma
- harmonization
- uydurmak
- {f} invent
- uydurmak
- {f} tailor
- uydurmak
- adjust
As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment.
- Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
- uydurmak
- adapt
- uy
- correspond to
- uydurmak
- fudge
- uydurmak
- reconcile
- uydurmak
- make something up
- uydurmak
- {f} forge
- uy
- obey
- uy
- (Bilgisayar) snap to
- uydurmak
- assimilate into
- uydurmak
- harmonize
- uydurmak
- get
- uydurmak
- assimilate to
- uydurmak
- fit in
- uydurmak
- devise
- uydurmak
- coin
- uydurmak
- think up
- uydurmak
- (Ticaret) matching
- uydurmak
- measure
- uydurmak
- regulate
- uydurmak
- contrive
- uy
- conform
- uy
- comply
- uy
- conform with
- uy
- {f} suited
- uy
- {f} fit
- uy
- {f} according
- uy
- {f} suit
- uy
- {f} fixing
- uy
- {f} fitted
- uy
- {f} suiting
- uy
- {f} conforming
- uy
- conform to
- uy
- {f} accord
- uy
- {f} tally
- uydurmak
- hammer out
- uydurmak
- put
- uydurmak
- cook up
- uydurmak
- trump up
- uydurmak
- concoct
- uydurmak
- think sth. up
- arazi münhanilerine uydurma
- (Askeri) terrain contour matching
- ayak uydurma
- step
- ayak uydurma silindiri
- compensating roller, dancing roller
- bana mazeret uydurma
- but me no buts
- birbirine uydurma
- syntony
- trend uydurma
- (Ticaret) trend fitting
- tropik şartlara uydurma
- (Askeri) tropicalization
- uy
- comply#with
- uydurmak
- dream up
- uydurmak
- (bir şeye) quadrate
- uydurmak
- key
- uydurmak
- accommodate
- uydurmak
- fake up
- uydurmak
- attune
- uydurmak
- to make up, to cook sth up, to concoct, to fabricate, to trump up, to invent, to think sth up>; to devise; to improvise; to coin, to mint; to adapt, to fit, to tailor, to adjust, to scale, to accommodate
- uydurmak
- conform
- uydurmak
- fashion
It is very expensive to keep up with the latest fashions.
- En son modalara ayak uydurmak çok pahalı.
- uydurmak
- fib
- uydurmak
- mint
- uydurmak
- gear
- uydurmak
- tune
- uydurmak
- frame
- uydurmak
- to manage somehow to scrape up, manage somehow to come up with
- uydurmak
- fit
- uydurmak
- improvise
He forgot a section of the speech and had to improvise for a while.
- O, konuşmanın bir bölümünü unuttu ve bir süre uydurmak zorunda kaldı.
- uydurmak
- tell a fib
- uydurmak
- to make up, invent, dream up, concoct
- uydurmak
- tune up
- uydurmak
- suit
- uydurmak
- manufacture
- uydurmak
- slang to *screw, lay, have sex with
- uydurmak
- to make (one thing) fit (another)
- uydurmak
- feign
It's futile to feign illness.
- Hastalık uydurmak anlamsızdır.
- uydurmak
- cook
- uydurmak
- square with
- uydurmak
- dispose
- uydurmak
- quadrate
- uydurmak
- tally up
- uydurmak
- {f} romance
- uydurmak
- {f} fake
- uydurmak
- time
I read newspapers in order to keep up with the times.
- Zamana ayak uydurmak için gazeteler okurum.
It's not easy to keep up with the times.
- Zamana ayak uydurmak kolay değil.
- uydurmak
- {f} square
- uydurmak
- attemper
- uydurmak
- talk through one's hat
- uydurmak
- tally
- uydurmak
- (Fiili Deyim ) trim in
- uydurmak
- match
- uydurmak
- {f} syntonize
- uydurmak
- {f} spin