She ignored all my warnings.
- O bütün uyarılarımı göz ardı etti.
Tom ignored all of Mary's warnings.
- Tom Mary'nin uyarılarını görmezden geldi.
I cannot, however, neglect his warning.
- Fakat onun uyarısını ihmal edemem.
A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
- Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
Tom doesn't need your advice.
- Tom'un uyarınıza ihtiyacı yok.
I haven't received any notice that she's coming.
- Onun geldiğine dair herhangi bir uyarı almadım.
The notice in the park said, Keep off the grass.
- Parktaki uyarı çimlerden uzak durun diyordu.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
All children need stimulation.
- Bütün çocukların uyarıma ihtiyacı vardır.
I need some mental stimulation.
- Zihinsel bir uyarıma ihtiyacım var.
A nerve cell responds to a slight stimulus.
- Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
Tom didn't pay any attention to the warning.
- Tom uyarıya dikkat etmedi.
You should have paid attention to her warning.
- Onun uyarısına kulak vermeliydin.
He always makes cynical remarks to me.
- O bana her zaman alaycı uyarılar yapar.
I've had enough of your snide remarks.
- Art niyetli uyarılarından usandım.
The tsunami alert was cancelled.
- Tsunami uyarısı iptal edildi.