uyanma

listen to the pronunciation of uyanma
Turkish - English
dawn
renascense
shake up
renaissance
waking up
(Bilgisayar) wake

Jim didn't wake up until his mother woke him. - Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.

As soon as she wakes up, we'll turn on the music. - O uyanır uyanmaz müziği açacağız.

rebirth
{i} waking

Tom has trouble waking up on time. - Tom'un zamanında uyanma sorunu var.

He has trouble waking up on time. - Onun zamanında uyanma sorunu var.

shakeup
uyanmak
wake

I want to wake up early tomorrow morning. - Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.

What's your favorite kind of music to wake up to? - Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?

uyanmak
wake up

I want to wake up early tomorrow morning. - Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.

What's your favorite kind of music to wake up to? - Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?

uyanmak
{f} awake
uyanmak
waken
uyan
suitable
uyanmak
{f} stir
uyan
(Bilgisayar,Teknik) compatible
uyan
warning
uyan
stimulation
uyanmak
realize
uyanmak
arouse
uyanmak
understand
uyan
{f} waking

She was afraid of waking the baby. - Bebeği uyandırmaya korkuyordu.

I walked softly for fear of waking the baby. - Bebeği uyandırmaktan korktuğum için yavaşça yürüdüm.

uyan
{f} woken

When the full moon falls down on the roof at night, all the farmers are woken up. - Gece dolunay çatının üzerine düştüğünde, tüm çiftçiler uyanır.

I was woken up suddenly at dawn. - Şafakta aniden uyandırıldım.

uyan
{i} conforming
uyan
observant
uyan
{f} woke

My mother woke me up saying It's a quarter past seven. - Annem saat 07:15 diyerek beni uyandırdı.

The alarm woke up Mayuko. - Alarm Mayuko'yu uyandırdı.

uyan
{f} waked
uyan
{f} wake

Be quiet, or the baby will wake up. - Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.

Please wake me up at six tomorrow. - Lütfen yarın saat 6'da beni uyandır.

uyan
in keeping
uyanmak
awaken
uyanmak
latch on
uyanmak
tumble
uyan
pertaining to
uyanmak
waking up
uyanmak
{f} rouse
geç uyanma
(Konuşma Dili) a rude awakening
uyan
correspondent
uyan
corresponding
uyan
coincident
uyan
in harmony
uyan
regardful
uyan
matching

The police found a truck matching that description. - Polis bu tanıma uyan bir kamyon buldu.

uyanmak
to wake, to wake up, to rouse; to realize, to understand, to get, to latch on; (bitki) to come up
uyanmak
(for a feeling, a thought) to arise (in someone)
uyanmak
to wake, wake up, awaken, waken
uyanmak
to become aware of what's really going on, for the scales to fall from one's eyes
uyanmak
(duygu) revive
uyanmak
rouse up
uyanmak
awake,awaken
Turkish - Turkish
Uyanmak durumu, intibah
uyanmak
Uyku durumundan çıkmak
uyanmak
Bilgisizlikten kurtulmak
uyanmak
Uyku durumundan çıkmak: "Uyanışım uykuya dalışım kadar tatlı oldu."- R. H. Karay
uyanmak
Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek: "Yirmi asır evvelki gafletlerden uyanılıyor."- Ö. Seyfettin
uyanmak
Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek
uyanmak
Canlanıp sürmeye başlamak
uyanmak
Bitkiler canlanıp sürmeye başlamak: "Tomurcuklar patlamış, tabiat iyiden iyiye uyanmıştı."- B. Felek
uyanmak
Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek
uyanmak
Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek: "Leman Hanımın seni sevdiğini söyleyince sende de ona karşı bir meyil uyandığından eminim."- R. N. Güntekin