The sound roused her from sleep.
- Ses onu uykudan uyandırdı.
The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
I should wake up Tom.
- Tom'u uyandırmalıyım.
I believe it's time to wake up Robert.
- Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.
Don't arouse him from his sleep!
- Onu uykusundan uyandırmayın.
You've aroused my interest.
- Sen benim ilgimi uyandırdın.
I was awakened at five o'clock.
- Saat beşte uyandırıldım.
The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.
- Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
Dan woke up the children.
- Dan çocukları uyandırdı.
The alarm woke up Mayuko.
- Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
A noise aroused me from my sleep.
- Bir gürültü beni uykumdan uyandırdı.