The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
I was roused by the sound of a bell.
- Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
I should wake up Tom.
- Tom'u uyandırmalıyım.
Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
Don't arouse him from his sleep!
- Onu uykusundan uyandırmayın.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.
- Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi.
The servants' screams awakened everyone.
- Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
Dan woke up the children.
- Dan çocukları uyandırdı.
The alarm woke up Mayuko.
- Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.