Success in life lies in diligence and vigilance.
- Hayatta başarı, çalışkanlık ve uyanıklık içinde yatar.
I keep waking up in the middle of the night.
- Gecenin ortasında uyanık kalmaya devam ediyorum.
Layla and Sami have to be vigilant.
- Leyla ve Sami uyanık olmak zorunda.
Tom and Mary need to be vigilant.
- Tom ve Mary uyanık olmalı.
The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
- Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
Tom couldn't stay awake during class.
- Tom ders sırasında uyanık kalamadı.
A strong cup of coffee helps me wake up.
- Koyu bir fincan kahve uyanık kalmama yardım eder.
I feel more alert after drinking a cup of coffee.
- Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
You should be alert to the possible dangers.
- Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
I'm not wide awake yet.
- Henüz tamamen uyanık değilim.
Tom isn't wide awake yet.
- Tom henüz tamamen uyanık değil.