The man blushed like a boy.
- Adam bir çocuk gibi utandı.
With joy and shame, she blushed to her ears.
- Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.
He was ashamed of the grades he got.
- Aldığı notlardan utandı.
I'm not ashamed of my father's being poor.
- Babamın fakir olmasından utanmıyorum.