Tom didn't want to embarrass Mary.
- Tom Mary'yi utandırmak istemiyordu.
I didn't want to embarrass you in front of your friends.
- Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.
The man blushed like a boy.
- Adam bir çocuk gibi utandı.
With joy and shame, she blushed to her ears.
- Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.
I'm not ashamed of my father's being poor.
- Babamın fakir olmasından utanmıyorum.
I'm not ashamed of my father being poor.
- Babamın fakir olmasından utanmıyorum.