utandır

listen to the pronunciation of utandır
Turkish - English
{f} humiliating
{f} humiliated
humiliate
abash
{f} shamed

He shamed his whole family by his conduct. - Davranışıyla bütün ailesini utandırdı.

{f} shame

The child puts adults to shame. - Çocuk yetişkinleri utandırır.

He shamed his whole family by his conduct. - Davranışıyla bütün ailesini utandırdı.

utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

Come on, Tom, you're making me blush. - Hadi, Tom, beni utandırıyorsun.

I blushed with shame. - Ben utançla kızardım.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

He was ashamed of the grades he got. - Aldığı notlardan utandı.

I'm ashamed to say that it's true. - Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.

utandır
Favorites