Normalde saat 6.00 da kalkarım.
- I normally get up at 6 o'clock.
Biz normalde düşüncelerimizi başkalarından gizleyebiliriz.
- We can normally conceal our thoughts from others.
Normal olarak, biz onu İspanya'da yapmayız.
- Normally, we don't do that in Spain.
Tom normal olarak diğer insanlarla geçinemiyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be unable to interact normally with other people.
More often than not, a student will come up with the right answer.
öğrenciler Sık sık kulüp etkinliklerini akademik derslere tercih edebilirler.
- More often than not, students prefer club activities to academic classes.
Sık sık okula geç kalır.
- More often than not, he is late for school.
Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
- Lightning normally accompanies thunder.
Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
- A sentence normally has a subject and a verb.