Ülkedeki otobüsler çoğunlukla zamanında gelmezler.
- Buses in the country don't usually come on time.
Senin söylediğin çoğunlukla doğru oluyor.
- What you say is usually true.
Bu soğuk hava haziran için olağan değil.
- This cold weather isn't usual for June.
Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.
- It is not evident whether the police followed the usual search procedures.
Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
- Bats usually fly in the dark.
Genellikle ne zaman yatarsın?
- What time do you usually go to bed?
Şimşek, genelde gök gürültüsünün ardından meydana gelir.
- Lightning is usually followed by thunder.
Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
- Bats usually fly in the dark.
Ülkedeki otobüsler çoğunlukla zamanında gelmezler.
- Buses in the country don't usually come on time.
Senin söylediğin çoğunlukla doğru oluyor.
- What you say is usually true.
Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.
- Tom usually listens to a radio station that plays classic rock.
Tom genellikle klasik müzik dinler.
- Tom usually listens to classical music.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
Ağrı için olağan neden nedir?
- What is the usual cause for the pain?
Bu olağan bir düzenlemedir.
- This is the usual arrangement.
Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- They're late, as usual.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
... recessions are deeper and they last longer than after the usual ...
... her older brother PJ doing today some work at the last minute as usual ...