Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
- Could you tell me how to get there?
Yumi oraya kendi gitti.
- Yumi went there by herself.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Yıllar önce orada bir kale vardı.
- There was a castle here many years ago.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Masanın üzerinde bir kedi var.
- There's a cat on the table.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
Biz oradaki masada oturabilir miyiz?
- Can we sit at the table over there?
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
İşte hocamız geliyor.
- There comes our teacher.
Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Hazine için orayı burayı kazdılar.
- They dug here and there for treasure.
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.
There, there! Everything is going to turn out all right.