used to describe wines that are very full or very intense

listen to the pronunciation of used to describe wines that are very full or very intense
English - Turkish

Definition of used to describe wines that are very full or very intense in English Turkish dictionary

big
çok

Tokyo çok büyük bir şehirdir. - Tokyo is a very big city.

Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar. - Japanese tourists abroad are big spenders.

big
anaç
big
cüsseli

Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir. - Big men are not always strong.

O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı. - He was a big, slow-moving man.

big
mühim

Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım. - Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!

big
yüce gönüllükle
big
taşaklı
big
eşek kadar
big
büyük

Büyük bir hataydı ki, o caydı. - He broke his promise, which was a big mistake.

O bu şehirdeki en büyük oteldir. - This is the biggest hotel in this city.

big
yeke
big
ünlü

Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi. - Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.

big
övünerek
big
iri

Ken'in köpeği çok iri. - Ken's dog is very big.

Mary'nin iri kahverengi gözleri var. - Mary has big brown eyes.

big
{s} yüce
big
Big Brother diktatör
big
yüksek ruhlu
big
{s} büyük, iri, kocaman
big
big game büyük av
big
{s} önemli, etkili
big
(sıfat) büyük, kocaman, iri kıyım, iri, çok, iri yarı, önemli, yüce, kapı gibi (Argo)
English - English
big
used to describe wines that are very full or very intense

    Hyphenation

    used to de·scribe wines that are ve·ry full or ve·ry in·tense

    Turkish pronunciation

    yuzd tı dîskrayb waynz dhıt ır veri fûl ır veri întens

    Pronunciation

    /ˈyo͞ozd tə dəˈskrīb ˈwīnz ᴛʜət ər ˈverē ˈfo͝ol ər ˈverē ənˈtens/ /ˈjuːzd tə dɪˈskraɪb ˈwaɪnz ðət ɜr ˈvɛriː ˈfʊl ɜr ˈvɛriː ɪnˈtɛns/
Favorites