Tom silahsız bir insanı vurmakla suçlandı.
- Tom has been accused of shooting an unarmed man.
Korsanlar silahsız ticaret gemilerini av yaptı.
- Pirates made unarmed merchant ships prey.
Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
- The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
Onlara silahsız olduğumuzu söyle.
- Tell them we're unarmed.