Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
- That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
Gürültüye alışmak uzun zamanımı aldı.
- It took me a long time to get used to the noise.
Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
- It'll take some time to get used to living here.
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
- You used a condom for birth control, right?
Spor salonu, tören için kullanıldı.
- The gym is used for the ceremony.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
O artık eskisi gibi değil.
- She is no longer what she used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Ne zaman yatmaya alışkınsın?
- What time are you used to going to bed?
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Bu makarna sosunda kullanılan bitki maydanoz olabilir.
- The herb used in that pasta sauce might be parsley.
O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı.
- He used to bully his friends.
O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım.
- I used to often take walks along that river.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
- My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
- That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi.
- Robert used to help his father in the store on weekends.
O, ondan nefret ederdi.
- She used to hate him.
O, gençler tarafından kullanılan kelimeleri anlamıyor.
- He doesn't understand the slang used by young people.
Shakespeare tarafından kullanılan birçok sözcük, anlam olarak değişti.
- Many words used by Shakespeare have changed in meaning.
O, eskiden olduğu gibi değil.
- He is not what he used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Tom eskiden olduğu kadar sıska değil.
- Tom isn't as skinny as he used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Tom eskiden basketbol antrenörü idi.
- Tom used to be a basketball coach.
Biz eskiden komşu idik.
- We used to be neighbours.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
- Tom isn't used to walking barefooted.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
- Tom isn't used to walking barefooted.
Bu ısıya alışık değilim.
- I'm not used to this heat.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
- It'll take some time to get used to living here.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
- It takes a lot of time to get used to married life.
Yakında buradaki iklime alışırsın.
- You'll soon get used to the climate here.
Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
- It'll take some time to get used to living here.
Mary'nin cümleleri İngilizce öğrenmek için kullanılabilir.
- Mary's sentences can be used to learn English.
Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.
- Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
It has been the most widely-used method of nanotube synthesis.
You used me!.
He bought a used car.
Nobody's ever taught you how to live out on the street and now you're gonna have to get used to it.
The ground was littered with used syringes left behind by drug abusers.
He used to live here, but moved away last year.
He was shivering a little, for he had always been used to sleeping in a proper bed, and by this time his coat had worn so thin and threadbare from hugging that it was no longer any protection to him.
I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.
That used up old man is no good in a fight.
The invisible hand is an oft-used metaphor for the free market.
Somebody loan me a dime, I need to call my old time used to be.