O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Onların başka şarapları yok.
- They have no more wine.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.
From the extremest upward of thy head. -Shak.
From twenty years old and upward. -Num. i. 3.
Dagon his name, sea monster, upward man, And down ward fish. -Milton.
Looking inward, we are stricken dumb; looking upward, we speak and prevail. -Hooker.
... on an upward trajectory for life ...
... upward mobility has stall ...