upset or offended

listen to the pronunciation of upset or offended
English - Turkish

Definition of upset or offended in English Turkish dictionary

put out
söndürmek

Ateşi söndürmek istiyorum. - I want to put out the fire.

Yangını söndürmek için birlikte çalıştılar. - They worked together to put out the fire.

put out
ateş söndürmek
put out
(Dilbilim) dağıtmak
put out
(Tıp) uyutmak
put out
(Argo) birisiyle yatmayı kabul etmek
put out
(Dilbilim) işlerini karıştırmak
put out
rahatsızlık vermek
put out
vermek (ısı)
put out
şaşırtmak
put out
(Dilbilim) keyfini bozmak
put out
(deyim) (bildiri vb) yayınlamak
put out
rahatsız etmek
put out
çıkar

Tom elini çıkardı ve Mary'yi durdurdu. - Tom put out his hand and stopped Mary.

O üçlü zaten beş albüm çıkardı. - That trio has already put out five albums.

put out
(deyim) vurup bayıltmak. put sth. out
put out
çıkarmak, yaymak: That chimney's putting out a lot of smoke. O bacadan çok duman çıkıyor
put out
(deyim) put someone out
put out
(ısı)
put out
(deyim) yerinden çıkarmak(kol,bacak vb.)
put out
(deyim) bozmak. put out (one's) feelers [kd] baskalrinin dusuncesini yoklamak,nabiz yoklamak,agiz aramak
put out
(Fiili Deyim ) 1- uzatmak 2- çıkarmak
English - English
put out
upset or offended

    Hyphenation

    up·set or offended

    Turkish pronunciation

    ıpset ır ıfendıd

    Pronunciation

    /əpˈset ər əˈfendəd/ /əpˈsɛt ɜr əˈfɛndəd/
Favorites