Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

upright, truthful, fair

listen to the pronunciation of upright, truthful, fair
English - Turkish

Definition of upright, truthful, fair in English Turkish dictionary

honest
{s} dürüst

Lütfen dürüst davran. - Please behave honestly.

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

honest
namuslu

Ben namuslu bir kişiyim. - I am an honest person.

honest
(Askeri) NAMUSLU, DÜRÜST, SAMİMİ
honest
sahiden

Tom'un gerçeği söylediğine sahiden inanıyor musun? - Do you honestly believe Tom is telling the truth?

honest
{s} saf
honest
dürüst olmak gerekirse

Dürüst olmak gerekirse, daha önce bu yeri hiç duymadım. - To be honest, I've never heard of this place before.

Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik. - To be honest, we came to capture you.

honest
{s} hilesiz
honest
turn an honest penny namusuyla para kazanmak
honest
{s} açık sözlü
honest
{s} doğru

Doğrusu hepimiz biraz korktuk. - We're all a little scared, to be honest.

Doğrusu hiçbir fikrim yok. - I honestly have no idea.

honest
doğrusu

Doğrusu hepimiz biraz korktuk. - We're all a little scared, to be honest.

Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim. - I honestly didn't think Tom would show up.

honest
{s} içten

Nefret ettiğin bir şeyde başarılı olmaktansa sevdiğin bir şeyde başarısız olmanın daha iyi olduğunu içtenlikle düşünüyorum. - I honestly think it's better to be a failure at something you love than to be a success at something you hate.

honest
şerefli
honest
{s} katışıksız
honest
{s} açık yürekli
honest
müslüman
honest
alnı açık
honest
güvenilir

Bildiğim kadarıyla, o dürüst ve güvenilir. - As far as I know, he is honest and reliable.

Eğer yanılmıyorsam, o dürüst ve güvenilir. - To the best of my knowledge, he is honest and reliable.

English - English
honest