O civatayı dik durdurdu.
- She stood bolt upright.
Boş torba dik duramaz.
- An empty bag can't stand upright.
O, dimdik ayağa fırladı.
- She stood bolt upright.
Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
- The soul of commerce is upright dealing.
O, dimdik ayağa fırladı.
- She stood bolt upright.