up to, or down to, an unusual measure or level; so much as; fully; quite

listen to the pronunciation of up to, or down to, an unusual measure or level; so much as; fully; quite
English - Turkish

Definition of up to, or down to, an unusual measure or level; so much as; fully; quite in English Turkish dictionary

even
{f} eşit olarak bölüştürmek
even
{s} dengeli
even
tam (sayı)
even
de
even
hatta ve hatta
even
acısını çıkarmak
even
bile

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı. - She left without saying even a single word.

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil. - She is never online, even during her vacation.

even
engebesiz
even
daha da

Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar! - Now I love you guys even more!

Fırtına daha da şiddetlendi. - The storm became even more violent.

even
hatta

Hatta babama karşı onu destekledim. - I supported her even against my father.

Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler. - We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.

even
da
even
tamamıyla

Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun? - Do you even remember Tom?

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

even
{s} temkinli
even
neredeyse

Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı. - Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.

Tom neredeyse her akşam evdedir. - Tom is at home almost every evening.

even
{s} düz, engebesiz
even
dahi

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum. - I don't even remember what Tom looked like.

even
düzeltmek
even
{s} başabaş
English - English
even
up to, or down to, an unusual measure or level; so much as; fully; quite

    Hyphenation

    up to, or Down to, an u·nu·su·al meas·ure or level; so much as; fully; quite

    Pronunciation

Favorites