unworthy, undeserving, mean, vile

listen to the pronunciation of unworthy, undeserving, mean, vile
English - Turkish

Definition of unworthy, undeserving, mean, vile in English Turkish dictionary

worthless
{s} değersiz

Değersiz olmasına rağmen, onu seviyorum. - I like it even though it's worthless.

Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı. - The investment firm tricked customers into buying worthless stock.

worthless
karşılıksız
worthless
ahlaksız
worthless
cavalacoz
worthless
iki paralık
worthless
adi
worthless
hayırsız
worthless
naçiz
worthless
karaktersiz
worthless
kötü
worthless
kıymetsiz
worthless
{s} işe yaramaz

Bu bütünüyle işe yaramaz. - This is totally worthless.

Onun görüşü işe yaramaz. - His opinion is worthless.

worthless
worthlesslydeğersizce
worthless
{s} beş para etmez
worthless
worthlessnessdeğersizlik
worthless
(sıfat) değersiz, önemsiz, beş para etmez, karaktersiz
English - English
{a} worthless