unwilling; averse; reluctant; hesitating; loath

listen to the pronunciation of unwilling; averse; reluctant; hesitating; loath
English - Turkish

Definition of unwilling; averse; reluctant; hesitating; loath in English Turkish dictionary

backward
{s} çağdışı
backward
{s} geri kalmış

O ülkenin geri kalmışlığı iyi bilinir. - The backwardness of that country is well known.

O, fikrini ifade etmede geri kalmış. - She is backward in expressing her opinion.

backward
utangaç
backward
kafasız
backward
rötarlı
backward
çekingen
backward
başlangıca yönelmiş
backward
geçmişe yönelmiş
backward
geriye yönelmiş
backward
(Pisikoloji, Ruhbilim) geri zekalı
backward
{s} geç
backward
(sıfat) geri, geç, ters; çağdışı; gelişmemiş, yavaş öğrenen, geç kavrayan, geri kalmış; çekingen; isteksiz
backward
geriye doğru

Köpek geriye doğru yürüdü. - The dog walked backward.

Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır? - Why is it easier to park the car backwards than forwards?

backward
geri (ye)
backward
tersine

Belki bütün bunu tersine yapıyoruz. - Maybe we're doing this all backwards.

backward
{s} isteksiz
backward
geri geri
English - English
backward