unvanlı

listen to the pronunciation of unvanlı
Turkish - English
titled
belonging to the peerage; "the princess and her coroneted companions"; "the titled classes"
having or given a name or title; "many paintings are titled simply `Untitled'"
Past tense of verb title
having or given a name or title; "many paintings are titled simply `Untitled'
Having or bearing a title
a person who has a title
Someone who is titled has a title such as `Lord', `Lady', `Sir', or `Princess' before their name, showing that they have a high rank in society. Her mother was a titled lady. having a title in the aristocracy, such as 'lord', duke, earl etc
unvan
{i} title

Who do you think will win the tennis title this year? - Bu yıl tenis unvanını kimin kazanacağını düşünüyorsun?

Valentina Tereshkova was honored with the title of Hero of the Soviet Union. - Valentina Tereshkova Sovyetler Birliği Kahramanı unvanıyla onurlandırıldı.

unvan
(Politika, Siyaset) head
unvan
position

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

unvan
(Bilgisayar) job title
unvan
style
unvan
designation
unvan
appellative
unvan
title (of rank or dignity)
unvan
title san
unvan
law name (of a business or firm)
unvan
appellation
Turkish - Turkish
Unvanı olan
unvan
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san
unvan
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san: "Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür."- Z. Gökalp
unvan
(Osmanlı Dönemi) isim, lâkap, nâm; ûn
unvanlı
Favorites