This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
How can I forget those days?
- Bu günleri nasıl unutabilirim?
He will think he has been completely forgotten.
- Tamamen unutulduğunu düşünecek.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.