unrestrained; loose; licentious; used in a bad sense

listen to the pronunciation of unrestrained; loose; licentious; used in a bad sense
English - Turkish

Definition of unrestrained; loose; licentious; used in a bad sense in English Turkish dictionary

frank
{i} frenk
frank
içten
frank
{s} samimi

Samimi görüşünüzü duymama izin verin. - Let me hear your frank opinion.

O, samimi olarak suçunu itiraf etti. - She frankly admitted her guilt.

frank
pullamak
frank
açıkkalpli
frank
açık sözlü

O, oldukça açık sözlü bir kişidir. - He is an extremely frank person.

Tom o konuda çok açık sözlüydü. - Tom was quite frank about it.

frank
(posta pulunu) damgalamak
frank
(isim) frenk
frank
i., k.dili., bak. frankfurter
frank
{f} (posta pulunu) damgalamak; (zarfın üstüne) posta damgasını veya posta ücretinin ödenmiş olduğunu gösteren bir işareti basmak
frank
parasız göndermek
frank
{s} ücretsiz giden mektup
frank
postada ücretsiz gitm
frank
dili sosis
frank
damgala
frank
(sıfat) açık sözlü, sözünü esirgemeyen, dürüst, içi dışı bir, samimi, ücretsiz giden mektup
frank
(fiil) mektubu ücretsiz gitmesi için damgalamak, ücretsiz göndermek (mektup)
frank
ücretsiz gitmesi için mektupların üstüne atılan imza
frank
{f} mektubu ücretsiz gitmesi için damgalamak
English - English
frank