Ben bir anlamda asabiyim.
- I am nervous in a sense.
Çok asabi ve her zaman huzursuz.
- She is very nervous and is always ill at ease.
Bill sınav hakkında sinirli.
- Bill is nervous about the exam.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
Uçak kalkarken çok gergindim.
- I was very nervous as the plane took off.
Fazla gergin görünmemeye çalış.
- Try not to look so nervous.
Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- A nervous person will not be fit for this job.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- Nervous people will scratch their heads.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.