Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
- This is totally unprecedented.
Görülmemiş yollar denenmeli.
- Unprecedented ways should be tried.
Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
- The price jump was unprecedented.
Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
- This is totally unprecedented.
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
- The situation this year is unprecedented.