unmoving

listen to the pronunciation of unmoving
English - Turkish
İnsanda bir his uyandırmayan
Hareketsiz
durgan
still
hareketsiz

Tom nasıl hareketsiz oturacağını bilmiyor. - Tom doesn't know how to sit still.

Tamamen hareketsiz dur. - Stay absolutely still.

still
hâlâ

Olay anımızda hâlâ tazedir. - The event is still fresh in our memory.

Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı. - If it hadn't been for you, he would still be alive.

unmoving, dormant or hibernating
hareketsiz, atıl veya hibernating
still
buna rağmen

Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var. - All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.

Çok hatası var. Buna rağmen onu severim. - She has a lot of faults. Still, I like her.

still
{i} içki fabrikası
still
{i} sükunet
still
{f} sakinleşmek
still
(İnşaat) durgun, duran, hala
still
durgunlaşmak
still
amma
still
damıtma aygıtı
still
akıntısız
still
durgun,fa.hala: adj.hareketsiz
still
sessizlik
still
{s} köpüksüz (şarap)
still
{s} rüzgârsız; esintisiz
still
bağ. bununla beraber, bununla birlikte: I'm sorry about this. Still, I'm sure that in the end it's for the best. Üzgünüm. Bununla beraber
still
daima
still
(sıfat) durgun, hareketsiz, sakin, sessiz, köpüksüz
still
{s} köpüksüz
English - English
unmoving
Favorites