Tom Mary'nin partisine katılmayı isterdi. Maalesef, yapmak zorunda olduğu başka şeyler vardı.
- Tom would have liked to attend Mary's party. Unfortunately, he had other things he had to do.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.
Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
- Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
- Unfortunately I hardly speak any German.