Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
- Tom isn't very different from anybody else.
Tom değişik bir cevap verdi.
- Tom gave a different answer.
Değişik ülkelerden geliyoruz.
- We come from different countries.
Bu düşündüğümden farklı.
- This is different from what I thought.
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
- There are many different types of cookies.
O diğer çocuklardan her zaman farklıydı.
- He was always different from other children.
Tom'u ilk kez gördüğümde, onun şimdiye kadar karşılaştığım diğer bir erkekten farklı olduğunu biliyordum.
- When I first laid eyes on Tom, I knew he was different from any other man I'd ever met.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
- Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?