unless; used to introduce a hypothetical case in which an exception may exist

listen to the pronunciation of unless; used to introduce a hypothetical case in which an exception may exist
English - Turkish

Definition of unless; used to introduce a hypothetical case in which an exception may exist in English Turkish dictionary

except
hariç

Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir. - In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.

Pazar günleri hariç her gün çalışırım. - I work every day except for Sundays.

except
{e} -den başka, hariç, dışında. bağ
except
{f} hariç tutmak
except
olmazsa
except
-den başka
except
müstesna
except
meğerki
except
saymamak
except
ayırmak
except
{f} -in dışında tutmak: He excepted Harun from this. Harun'u bunun dışında tuttu
except
ayrı tutmak
except
başka

Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu. - The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.

Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice except to accept the consequences.

except
fakat

Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı. - I would buy this watch, except it's too expensive.

except
(fiil) hariç tutmak, dışında tutmak, ayırmak, karşı çıkmak, itiraz etmek
except
{f} itiraz etmek
except
conj. haricinde
except
ayrı tut
except
(bağlaç) yoksa, haricinde, olmazsa, başka
English - English
except

Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.

unless; used to introduce a hypothetical case in which an exception may exist

    Hyphenation

    unless; used to in·tro·duce a hy·po·thet·i·cal case in which an ex·cep·tion May ex·ist

    Pronunciation

Favorites