Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Bazen yaşam çok adaletsizdir.
- Sometimes, life is so unjust.
Eğer bu ideoloji ırkçı, sömürgeci ve adaletsizse, o zaman söylenmesi gereken şey budur. Dobra dobra konuşmak zorundasın.
- If this ideology is racist, colonialist, and unjust, then I think that's what it must be called. You have to call a spade a spade.
Bu haksız bir mahkeme kararıydı.
- It was an unjust sentence.
Onlar onun saldırılarından bazılarının haksız olduğunu sezinlediler.
- They felt that some of his attacks were unjust.