Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.
Bütün üniteyi değiştirmemiz gerekiyor.
- We need to replace the whole unit.
Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
- The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var.
- Their team has a strong sense of unity.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.
- Scotland is part of the United Kingdom.
Çalışma ABD'de hayatın çok önemli bir parçasıdır.
- Work is a very important part of life in the United States.
Birlik paradan daha iyidir.
- Unity is better than money.
Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
- Marriage is a unity made from love.
Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
- Which language is spoken in the United States of America?
Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
- Washington is the capital of the United States.
1860'ta Lincoln, Birleşik Devletler başkanlığına seçildi.
- In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
- Washington is the capital of the United States.
BM Birleşmiş Milletlerin kısaltmasıdır.
- UN stands for the United Nations.
Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
- This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Şirket para kaybeden bazı birimlerin satmaya karar verdi.
- The company has decided to sell some of its money-losing units.
Isıtma birimleri çalışmıyor.
- The heating units aren't working.
The centimetre is a unit of length.
We shipped nearly twice as many units this month as last month.
The fifth tank brigade moved in with 20 units. (i.e., 20 tanks).
He was a member of a special police unit.
All solutions lie within the unit disc centered at the origin.
We have to keep our unit costs down if we want to make a profit.
The SI unit of velocity is metres per second, derived from the base units of time and distance.
When upgrading her computer she bought a new base unit but kept the screen, keyboard and mouse.
An excavation unit need not be rectangular, if precise measurements are made to assure good provenience.
... unit major airlines and it becomes what you do when you're not really serious ...
... unit someone who isn't desperately hungry and needy someone who doesn't ...