Dün hava bugünkünden daha soğuktu.
- It was colder yesterday than today.
Onun elleri buz kadar soğuktu.
- Her hands were as cold as ice.
Tom'un elleri üşümüştü.
- Tom's hands were cold.
Çok üşümüş hissetmiyorum.
- I don't feel too cold.
Sanırım nezle olacağım.
- I think I'm coming down with a cold.
Anne yataktadır. O nezle olmuş.
- Mother is in bed. She caught a cold.
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
Soğuk algınlığını atlatmalısın.
- You should recover from your cold.
Yatmaya gitmeden önce üç tablet soğuk algınlığı ilacı aldım.
- I took three tablets of a cold medicine before going to bed.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Tom'a üşüyüp üşümediğini sordum ama o başını salladı.
- I asked Tom if he was cold, but he shook his head.
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said he wasn't cold.
We told him that his father had died. He answered, “Okay.” Man, that's cold!.