Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
- I haven't been back here since that unfortunate incident.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Şu şanssız insanlara acıdı.
- She sympathized with those unfortunate people.
Ben bunu şanssız buluyorum.
- I do find that unfortunate.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Ne yazık ki, Brian kötü hava ile karşılaştı.
- Unfortunately, Brian met with bad weather.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Maalesef, söylenti gerçektir.
- Unfortunately, that rumor is true.