unfortunate, distressed, miserable

listen to the pronunciation of unfortunate, distressed, miserable
English - Turkish

Definition of unfortunate, distressed, miserable in English Turkish dictionary

unhappy
mutsuz

Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu. - For all his wealth, he was still unhappy.

Olmayı hayal ettiğimiz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz. - We are not as happy or unhappy as we imagine ourselves to be.

unhappy
tatsız
unhappy
uygun olmayan
unhappy
nahoş
unhappy
uygunsuz
unhappy
uğursuz
unhappy
{s} kederli
unhappy
beceriksiz
unhappy
{s} yersiz
unhappy
{s} münasebetsiz
unhappy
talihsiz/mutsuz
unhappy
{s} aksi
unhappy
{s} mutsuz, bedbaht
unhappy
meşum
unhappy
{s} şanssız, talihsiz: an
unhappy
{s} uygun olmayan/düşmeyen; uygunsuz, münasebetsiz: an unhappy remark uygun düşmeyen bir laf
unhappy
{s} üzgün

Seni çok mutsuz ettiğim için üzgünüm. - I'm sorry that I've made you so unhappy.

Eğer çok gülersen mutlusun, eğer çok ağlarsan üzgünsün. - If you laugh a great deal, you are happy; if you cry a great deal, you are unhappy.

unhappy
(sıfat) mutsuz, üzgün, kederli, şanssız, aksi, yersiz, münasebetsiz
English - English
{a} unhappy
unfortunate, distressed, miserable
Favorites