Bu görevi tamamlamak benim için olanaksız.
- This task is impossible for me to accomplish.
Gelecekte ne olacağını bilmek olanaksızdır.
- It is impossible to know what will happen in the future.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
This heat is unbearable.
- Diese Hitze ist unerträglich.
Bearing can be unbearable.
- Ertragen kann unerträglich sein.