uneasy or anxious

listen to the pronunciation of uneasy or anxious
English - Turkish

Definition of uneasy or anxious in English Turkish dictionary

uncomfortable
{s} rahatsız

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar. - As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.

Bu beni rahatsız ediyor. - This makes me uncomfortable.

uncomfortable
konforsuz
uncomfortable
rahat olmayan
uncomfortable
{s} tatsız

Göğsümde tatsız bir daralma hissettim. - I felt an uncomfortable tightness in my chest.

uncomfortable
nahoş

Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım. - I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable.

uncomfortable
{s} rahatsız edici

Bu emniyet kemerleri çok rahatsız edici. - These seatbelts are very uncomfortable.

Rahatsız edici bir sessizlik vardı. - There was an uncomfortable silence.

English - English
uncomfortable
uneasy or anxious

    Hyphenation

    un·ea·sy or anx·ious

    Turkish pronunciation

    ınizi ır ängkşıs

    Pronunciation

    /ənˈēzē ər ˈaɴɢksʜəs/ /ənˈiːziː ɜr ˈæŋkʃəs/
Favorites