underwater

listen to the pronunciation of underwater
English - Turkish
sualtı

Sualtında yüzebilir misin? - Can you swim underwater?

En sevdiğiniz sualtı düşmanı nedir? - What's your favorite underwater enemy?

{f} su altında

Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım. - I used to dream about being able to breathe underwater.

Üç dakika boyunca su altındaydı. - He was underwater for three minutes.

sualtında

Bir hidrofon sualtında kullanılmak üzere tasarlanmış bir mikrofondur. - A hydrophone is a microphone designed to be used underwater.

Ben genç bir kızken hep sualtında yaşamak istedim. - When I was a young girl, I always wanted to live underwater.

{s} sualtındaki
{s} su altında olan/kullanılan, sualtı
su seviyesinin altında olan kısım
suyun altında

Suyun altında ağlamak mümkün mü? - Is it possible to cry underwater?

geminin su hattından aşağıda olan
su altında olan veya kullanılan
su altında olan
underwater camera
sualtı kamerası

GoPro® is a great underwater camera.

underwater antenna
sualtı anteni
underwater camera
denizaltı kamerası
underwater camera
denizaltı alıcısı
underwater camera
denizaltı kamerası, denizaltı alıcısı
underwater construction team
(Askeri) sualtı inşa timi
underwater demolition
(Askeri) SUALTI TAHRİBİ: Sualtı engellerinin tahribi veya zararsız hale getirilmesi; bu iş normal olarak sualtı tahrip timleri (sat) tarafından yapılır
underwater demolition team
(Askeri) Sualtı imha timi
underwater demolition team
(Askeri) SUALTI TİMİ (SAT.): Elverişli kıyı yaklaşma yollarının hidrografik keşfini yapmak, engelleri tahrip etmek; belirli bölgelerdeki mayınları temizlemek, kullanılabilir kanalları belirlemek, iyileştirmek ve işaretlemek; kanal ve limanlara girişi açmak, taarruz öncesi askeri bölgeler dahil olmak üzere ilgili bilgileri toplamak, çıkarma birliklerine faydalı olacak bilgileri elde etmek üzere görevleri yapmak üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiş bir grubu subay ve astsubay
underwater demolition team
(Askeri) sualtı gösteri timi
underwater objective
(Askeri) SUALTI HEDEFİ: Sualtında bulunan veya su altında hareket eden herhangi bir hedef
underwater obstacle
(Askeri) SUALTI ENGELİ: Kıyıya yakın yerlerde, azami kabarma dikkate alınarak, denizin içine doğru tertiplenen, kısmen veya tamamen suya gömülü ve gemilerle çıkarma araçlarının, çıkarma gemilerinin, tırtıllı çıkarma araçlarının veya torpidoların geçişlerine engel olacak şekildeki yerleştirilen tabii ve suni engel. Ayrıca bak "beach obstacle"
underwater ranging battery
(Askeri) SUALTI KESTİRME BATARYASI: Kıyı topçusunun liman savunma birliği. Bu birlik; gemilerin yerini tespit etmek için sualtı kestirme cihazından faydalanır
underwater to air missile
(Askeri) SUALTINDAN HAVAYA ATILAN FÜZE
underwater to surface missile
(Askeri) SUALTINDAN SU SATHINA ATILAN FÜZE
underwater tracking range
(Askeri) sualtı tekip menzili
unmanned underwater vehicle
(Askeri) insansız sulatı aracı
air to underwater missile
havadan sualtına füze
air-to-underwater
tenekten su içine
surface-to-underwater missile
(Silahlar) Su üstünden denizaltına fırlatılan füze
swim underwater
su altında yüzmek
are there underwater currents
sualtı akımı var mı
atomic underwater burst
(Askeri) ATOMİK SUALTI İNFİLAKI: bkz: "nuclear underwater burst"
naval underwater sensors
(Askeri) su altı sensörleri
nuclear underwater burst
(Askeri) SUALTI NÜKLEER İNFİLAK: Bir nükleer silahın infilak merkezi, su sathı altında bir noktada bulunacak şekilde infilakı. Ayrıca bakınız: "type of burst", "nuclear airburst", "nuclear surface burst", "nuclear underground burst"
reconnaissance and underwater demolition group
(Askeri) KEŞİF VE SUALTI TAHRİP GRUBU: Gemilerden gemilere bindirilmiş keşif kıtalarından ve sualtı tahrip timlerinden oluşan ve keşif, hidrografik ölçme, tabii ve suni engellerin tahribi faaliyetlerini yürüten bir özel görev teşkili
English - English
beneath the surface of the water, or of or pertaining to the region beneath the water surface
underlying water or body of water, for example in an aquifer or the deep ocean
A type of lure which lies beneath the water surface
having negative equity; owing more on an asset than its market value

We've been underwater on our mortgage ever since the housing crash.

to water or irrigate insufficiently
beneath the water line of a vessel
beneath the surface of the water; "submerged rocks"
Something that exists or happens underwater exists or happens below the surface of the sea, a river, or a lake. giant submarines able to travel at high speeds underwater Some stretches of beach are completely underwater at high tide Underwater is also an adjective. underwater exploration. a retired underwater photographer
of, relating to, designed for, growing, living or used beneath the surface of the water
Underwater devices are specially made so that they can work in water. underwater camera equipment. a pool of clear water lit by underwater lights. below the surface of an area of water, or able to be used there
growing or remaining under water; "viewing subaqueous fauna from a glass-bottomed boat"; "submerged leaves"
{s} beneath the water
underwater basket weaving
An easy and useless college or high school class

Sure, somewhere out there, college slackers were taking broom ball and underwater basket weaving. — The Columbus Dispatch, September 15, 2005.

underwater burst
explosion that occurs under the surface of the water
underwater cable
wire used for telegraph broadcasting, communication wire which is below the water
Underwater.
u
Self-Contained Underwater Breathing Apparatus
{i} equipment for breathing during underwater diving, SCUBA
naval underwater warfare center
the agency that provides scientific and engineering and technical support for submarine and undersea warfare systems
underwater
Favorites